Türkiye`de inovasyon ve Hi-tech üretimi Röportaj

Türkiye`de inovasyon ve Hi-tech üretimi Röportaj

Türkiye`de inovasyon ve Hi-tech üretimi

Türkiye`nin 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefi olduğunu hatırlatan Ertan Söylemez, bu hedefe ulaşabilmek için daha fazla inovasyon çalışması ve yüksek teknolojili üretim yapılmasının gerekliliğine vurgu yapıyor.
Türkak Akreditasyon belgesine sahip elektromanyetik debimetre imalatı yapan Enelsan, şu an ağırlıklı olarak su ve atıksu proseslerine hizmet veriyor. Markayı Türkiye’nin ilk ve tek yerli debimetre üreticisi olarak niteleyen Enelsan Yönetim Kurulu Ertan Söylemez ile firmanın ürün özellikleri ve Türkiye’de yerli üretici olmanın zorlukları üzerine konuştuk.

“TÜRKİYE’DE HI-TECH ÜRETİM YAPILMALI”

Türkiye 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefleniyor. Bunun için katma değerli ürünler üretebilmemiz lazım. Türkiye 2013 yılında, 250 milyar dolarlık ithalat yapıyor bunun karşılığında 140 milyar dolar ihracat yapıyor. 100 milyon dolarlık açık var ve yapılan ithalatta sadece montajla gerçekleşen imalat ürünlerinden. Türkiye’de daha çok inovasyon ve Hi-tech üretim lazım. Yerli imalat hedefiyle yola çıkanlar dahi yerli imalatı bir kenara bırakıp ithalata yöneliyor. Keşke daha genç yaşlarda şu an sahip olduğum ekonomik gücüm ve bilgi birikimim olsaydı da daha ilk başladığım zamanlarda daha büyük yatırımlar yapabilseydim geleceğe. Fakat şu an hala hem bilgi birikimimi hem de ekonomik kaynaklarımızı geleceğe yatırım kaynağı olarak kullanıyorum.

Enelsan Türkiye’de ilk ve tek manyetik debimetre imalatçısı. Bu yıl 1 milyar dolar kadar su ve atıksu projesi yatırımı yapılacak. Bunun içerisinde % 5 oranında ölçüm yatırımı bile olsa, 50 milyon liralık debimetre ihtiyacı var diyebiliriz. Bugün bu ihtiyacının neredeyse tamamı dışarıdan getirtiliyor. Geçen yıl sudan daha zor bir endüstri olan Eti Maden’in Kırka tesisi için 40 debimetre siparişi aldık. Bu yıl ise 80 sipariş daha aldık. Şu anda bu debimetrelerin imalatını yapıyoruz. Manyetik debimetrelerin kalibrasyon ihtiyacı var. Biz yıllar içerisinde kalibrasyon konusunda değişik yöntemlerle epey bilgi sahibi olduk. 2 yıl önce de Türkak’tan Akreditasyon belgesi aldık. Akreditasyon ve kalibrasyon olmadan bir debimetre imalatı da mümkün değil. Biz önce alt yapımızı kurduk. En ağırlıklı konu olarak elektromanyetik debimetre üretimine yöneldik fakat bunun yanında basınç transmitteri de imal ediyoruz. Sektörde bu teknolojiler konusundaki açığı fark ettiğimiz için bu açıkları değerlendiriyoruz. Bu konuda birçok kuruluştan destek de görüyoruz.

Ertan Bey, Türkiye endüstrisinde çalışmanın zorlukları nelerdir?

Değişik nedenlerle aldığınız iş iptal oluyor ya da bir başka nedenden ihale dışı bırakılabiliyorsunuz. Bu tür iptalleri de yurtdışı markalarının Türkiye projelerinde değil daha çok kendi belediyelerimizin ihalelerinde görüyoruz.

Sektördeki çalışmalarınıza başladığınız dönemde yerli imalata ihtiyaç duyuldu mu?

1980 öncesinde Süleyman Demirel’in; ‘70 sente muhtacız’ dediği dönemi yaşadık. Eğer o zaman zor durumdaki bir bisküvi fabrikasına gidip müdahalede bulunmasaydım, o tesiste bisküvi üretilemeyecekti. Bu dönemde hep yerli çözümlerle sorunların üstesinden geldik. Sermayemiz olmadığı için kim ne yap dediyse yapmaya çalıştığımız dönemleri yaşadık. 200 fırın yaptığımız da oldu sektörde. Bir tesis daha önce imal ettirdiği fırınları otomasyon ile yönetmek istedi. Bir fırında eğer homojen bir ısı dağılımı yoksa bu fırına otomasyon sistemi kurmanız neredeyse imkansız. Bunun için homojen ısı dağılımı olan fırınlar imal etmeye başladık otomasyonun kullanılabileceği. Konsept ve yaklaşım hep aynıdır. Sorunlara daha rasyonel çözümlerle yaklaştık. Sorunlara geçici çözümler bulup sadece üretimin devam etmesi için hizmet verirken günümüzde iyileştirme çalışmaları yapıyoruz.

Üretimi kendi bünyeniz de mi yapıyorsunuz?

Ürünlerimizi şu an paslanmaz çelik döküm yaptırıyoruz. Bu ürünleri kumlarken çelik bilyeyle kumluyor ve üzerinde paslanan bir yüzey oluyor. Onun için bir elektro polisaj tesisi kurmak zorunda kaldık. Bilgi birikimi olduktan sonra bu ekipmanlar için büyük bir tezgah yatırımına da ihtiyaç yok. Şu an bir defada 5 bin elektrot sipariş verebiliyoruz. CNC tezgahında elektrotlar bizden çok daha ucuza ve çok daha hızlı bir şekilde üretim yapılabiliyor. Mile bir diş çekmek yerine cıvatacıya bunun için sipariş veriyoruz. Birçok parçaları bu şekilde imal ettikten sonra burada montajı yapabiliyoruz. Bizim için önemli olan bu cihazda yer alan bilgi birikimi ve kalibrasyon özelliği. Ürünlerimiz kalibrasyon sertifikalarıyla birlikte müşteriye ulaşıyor.

Türkiye’de gelecek dönemde en çok hangi sektörlerden talep gelmesini bekliyorsunuz?

Önümüzdeki dönemde daha yüksek miktarlarda ihracat amaçlıyoruz. Su endüstrisinde özellikle ciddi bir talep oluşacağını tahmin ediyorum. Türkiye’nin alt yapısını Avrupa standartlarına getirebilmesi için 60 milyar dolarlık bir yatırım yapması lazım. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğim bir Güneydoğu ziyaretimde gördüm ki henüz birçok köyde çeşmelerden su akmıyor. Birçok şehirde atıksu tesisi anlayışı dahi yok. Eğer bu yatırımlar yapılmazsa Avrupa Birliğine girme şansımız yok. Giresun Bulancak’da bulunan bir içme suyu arıtma tesisinin ölçümünü gerçekleştirdik yine yakın zamanda. Proje kısmına Avrupa’dan destek alınıyor fakat iş yatırıma gelince kredi veriliyor ve malzeme de Avrupa’dan alınıyor. Prosedür böyle işliyor. Şu anda Türkiye’deki bütün büyük markalar bu yüzden telaşa girdi. Yabancı markalar Türkiye’de maliyetlerinin altına teklifler sunuyorlar ki işi alabilsinler. Burada yerli bir imalatçının rekabet şansı yok. Şu anda birçok ihalede bizden daha ucuza fiyat vermeye çalışıyor yurtdışı markaları. Bizden fiyat alan bir başka işletme sahibi ürün için Çin’e sipariş verdiğini ve buradan ürün getirteceğini söyledi. Bahsettiğimiz ürün 250 kilogram ağırlığındaki bir debimetre. Bunu gemi ile getirirseniz 6 ayda Türkiye’ye getiremezsiniz. Çin’de belki bizden daha ucuz bir imalat var ama 7 bin kilometreden bahsediyoruz. Buraya uçakla geliyor sipariş ettiğiniz ürün. Çin’den aldığı ürün ile bizim aramızdaki fark 500 dolar civarında zaten. Türkiye’den aldığınız ürün için anında muhatap ve daha kısa sürede servis imkanı bulacaksınız.

Peki, kalibrasyon konusunda ne tür avantajlar sağlıyorsunuz?

Burada kalibrasyon yapıyoruz. Bazı büyük markaların kalibrasyon sertifikalarında binde 2 hassasiyet belirttikleri debimetrelerin kalibrasyonunu yaptığımızda yüzde 3 veya yüzde 5 oranında hata tespit ediyoruz. Bu kolay tespit edilebilir bir hata değil. Özellikle debiden bahsediyorsak elinizde gerçek bir referansınızın olması lazım. Birkaç yıl önce Ankara ASKİ’ye böyle bir debimetre verdik. Onlar debimetrenin doğruluğunu büyük bir havuzun dolması ile ölçmeye çalıştı. Buradaki havuz ölçümünü kaç milimetre doğrulukla ölçtüklerini sorduğumda 2 milimetre cevabını verdi. Havuz 30 metreye 20 metre ebatlarındaydı. Buradaki 1 milimetrelik fark 6 metreküpe karşılık geliyor. Ölçülen cihaz ise saatte 6 metreküp geçen bir cihazdan bahsediyoruz. Seviye ile debi okuması yapılamaz. Çok büyük hacimlerde belki yapılabilir ama bahsettiğimiz kapasite için bu ölçümün bir anlamı yok. Türkak’ın akredite ettiği ağırlık bazında izlenebilir kalibrasyon istasyonuna sahibiz. Bu işlemden sonra da Türkak’ın mührünü basıyoruz. Önümüzde kurak geçecek bir yaz var. Su dağıtımlarını en verimli şekilde gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu dağıtımı doğru yapıp yapamadığımızı ancak ölçüm ile bilebiliriz. İzmit Belediyesi için kurduğumuz bir sistemde hem debi ölçümü yapan hem de debiyi dengeleyen bir çözüm sunduk. Burada hangi vananın ne kadar açacağını nereye ne kadar su gönderildiğini bilmek için akışı ölçebilmeniz gerekiyor.

Enelsan ağırlıklı olarak hangi sektörlerde faaliyet gösteriyor?

Manyetik debimetrelerimizle daha çok su endüstrisi için hizmet veriyoruz. Dilovası organize sanayi bölgesinde 195 fabrika var. Bu 195 fabrikanın hepsinin çıkışında bir manyetik debimetre var ve burada merkezi arıtma sistemi kullanılıyor. Merkezi arıtma sistemi yap-işlet-devret modeliyle yapılmış. Organize sanayi bölgesi bu tesisin işletmecisine her ay deşarjı kadar para ödüyor. Bu bedeli en adil şekilde tahsil edebilmek için yine ölçüm yapmanız gerekiyor. Biz buradaki her firmaya bir debimetre verdik. Ay başında bu debimetreler okunarak, burada okunan deşarj miktarına göre atık işletmeye fatura ediliyor. Bir arıtma tesisi için açık savakta ölçüm istediler. Biz bunu da gerçekleştirebiliyoruz. Savak ölçümü; açık bir alanda belirli bir kesitte suyu akıtırken, bu suyun yüksekliği debinin bir ifadesidir. Burada seviye ile debinin ilintisi lineer bir ilinti değil. Biz bunu daha da ötesine götürüyoruz. Bu savakları sağlıklı bir manyetik debimetre ile kalibre ediyoruz. Kalibre ederken de her bir milimetrenin hangi debiye tekabül ettiğini bizim ölçüm cihazımın hafızasına yazıyoruz. O zaman birebir doğru okutan bir cihaz elde etmiş oluyoruz. Açık savak ölçümünde yüzde 3 hassasiyet kabul edilir. Bizde yüzde birin altında hassasiyete sahip doğru okuyan açık savak çözümleri imal ediyoruz.

Kimya endüstrisi Türkiye’de henüz çok gelişmedi. Eğer burada bir büyüme söz konusu olsa o zaman kimya endüstrisinde de çözüm sunma potansiyeline sahibiz ama burada da eksiklerimiz var. Büyük kimya firmaları yurtdışında imalatını yapıp buraya konsantre yapıp sulandırarak bu ürünlerini planlıyorlar. O yüzden burada küçük bir pazardan bahsediyoruz. Bu konuda yeni yatırımlar olursa o zaman kimya sektöründe de olacağız. Dolum makinası imalatçılarına da hijyenik debimetre sunabiliyoruz. Bağlantıları ve gövdesi ile tamamen paslanmaz çelik ürünler sunuyoruz. Bir ürünün tanınması için minimum iki yıllık bir süreye ihtiyaç var. Çok büyük bir pazarlama faaliyetimiz olmasına rağmen gelen talepleri karşılamakta bile zorlanmaya başladık.

Proses otomasyon sektöründe gelecek dönem için planlarınız nelerdir? Geçtiğimiz yıl i ve 2014 yılı için bir sektör değerlendirmesi alalım sizden.

Sektörde yatırım çok az. Proses otomasyon sektörü için günümüzde de çok fazla yatırım yapılmıyor. Çok basit proseslerde bile verileri bir PLC’ye toplayıp bir otomasyon sistemi ile üretimi merkezden denetleme şansınız var. Verileri aldıktan sonra karar verip uygulama veya üretimi yönlendirme şansınız var. Burada önemli olan saha aygıtlarının doğru okuması. Seviyeyi, sıcaklığı doğru okuyor musunuz ve bu prosese uygun ürün kullandınız mı? Bu soruların yanıtları önemli. Önceden bir reaktörün üzerinde yalnız bir manometre olurdu ve prosesi bu enstrümanla yönetirdik. Şimdi otomasyon sistemleri arttıkça, PLC ve yazılım daha da karmaşık bir hale geldikçe bu bilgilerin bir merkeze gelme ihtiyacı yani transmitterlere ihtiyaç var. Enelsan’ın ürettiği sıcaklık transmitteri de bulunuyor. Şimdi CE belgesi için başvuruda bulunduk. Basınç transmitterlerimiz de yine Türkiye’de tek manyetik debimetrelerimiz gibi. Proses değişkenleri basınç, seviye, sıcaklık ve debidir. Biz hemen hemen bütün saha aygıtlarını imal edebiliyoruz. Bugün kütle akış ölçer kullanıyor olsa kütle akış ölçeri üretecek bilgi birikimine de sahibiz. Coriolis prensibi belki bundan 30-40 yıl önce sadece belirli firmalar tarafından kullanılıyordu. Günümüzde ise hemen hemen bütün üreticiler bu teknolojiyi üretebiliyor. Kendi bünyemizde alanında uzman kişilerden oluşan tasarım ofisimiz var. CADCAM yazılımı ve plotter sistemleri kullanıyoruz bu ofisimizde. Şu an henüz manyetik debimetredeki potansiyeli görmediğimiz için diğer enstrümanların imalatına başlamadık. En çok ihtiyaç duyulan ürünlerin üretimini Türkiye’deki firmaların üstlenmesi lazım. Türkiye’de temsilcisi olmayan bir firmanın temsilcisi olarak bu ürünlerin talebine yanıt verme mantığı ile bir yerlere gelmemiz mümkün değil. Bir devlet politikası olarak bu kadar inovatif imalat destekleniyor fakat hala birçok firma temsilcilikten ötesine gidemiyor. Türkiye’de Makina İmalatçıları birliği var. Makina imalatçısı Türkiye’de lazer kesim yapıyor. Lazer kesim cihazını ve koordinat okuyucuyu yurtdışından getiriyor. Burada bir kızak yapılıyor bir de makinanın üzerine saç büküp koyuyor ve makina imal ettim diyor.

 

Benzer İçerik